PANİK BOZUKLUK :Beklenmedik bir anda aniden başlayan ve çarpıntı, nefes darlığı, göğüste sıkıntı, baş dönmesi, titreme, uyuşma, terleme vb. bedensel belirtilerle seyreden ve de ölme, bayılma, kontrolunu kaybetme, çıldırma vb. korkular yaşatan, tedavisi kısa sürede yüzgüldürücü şekilde sonuçlanan bir hastalıktır. AGORAFOBİ: Tek başına sokağa çıkamama, evde yalnız kalamama, panik atak geldiğinde kaçması zor olan kapalı mekanlarda korku yaşama (uçak, metro, asansör vb). ile seyreden ve de başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır.
SOSYAL FOBİ: İnsanlar arasında sıkıntı duyma, toplum içinde (özellikle de sunum yapma vb, performans göstermesi gereken ortamlarda) heyecanlama, konuşmada zorluk, ses ve ellerde titreme, çarpıntı, terleme, göz göze bakamama ya da yüz kızarması vb. sıkıntılar yaşayan ve bu nedenle toplumdan kaçınma, restoran vb. mekânlarda gözden uzak noktalarda yemek yeme, çekingenliği nedeniyle iş ve sosyal yaşamda hak ettiği düzeylere çıkamama durumlarıdır. Bu kişiler de tedaviden yarar görürler.
TAKINTI HASTALIĞI (OKB): Kişi saçma olduğunu bildiği halde, temizlik, cinsel, dini, saldırganlık, simetri, kontrol, hastalık kapma gibi (özellikle de kişiye ters gelen konularda) bazı düşünceler (obsesyonlar), kişi istemeksizin otomatik olarak beynine gelir ve kişide sıkıntı yaratır. Hatta bazı hastalar çevrenin bunları tuhaf karşılayacağı düşüncesiyle kimseye söyleyemezler. Kişi yaşadığı sıkıntıyı giderme amacıyla da bazı kompulsif davranışlar yapılmaya başlar. Örnek; saatlerce sürebilen yıkama ve yıkanma davranışları, defalarca yapılan ütü, kapı, doğal gaz, araba kapısı kontrolleri, belli sayıları sürekli sayma, acaba unuttum mu düşüncesiyle defalarca dua etme, her şeyi simetrik hale koyma, dine, Allah’a karşı gelebileceği, çocuğu ve diğer yakınlarına ahlaki değerlere uymayacak şekilde bakabileceği, çevreye ahlak dışı arzu belirten mesajlar verebileceği, çocuğu, ebeveyni ya da eşine fiziksel zara verebileceği vb. belirtilerle seyreden bir hastalıktır. İnatçı, kişi ve çevresini yoran, uzun süreli bir mücadele gerektiren, tıbbi ve bilişsel tedavi yaklaşım ile olumlu sonuçlar alınabilen bir hastalıktır.
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU: Bedensel, ruhsal ya da cinsel taciz, tecavüz, saldırı, işkence ya da deprem vb. doğal afetler, beklenmedik önemli hastalıklar, yakınlarının ölümleri gibi travmatik olayları takiben ortaya çıkan uzun süreli psikiyatrik tablolardır. Kişide korku, endişe ve çaresizlik duyguları oluşturur, yaşamını olumsuz olarak etkilerler. Klinik tabloda travmanın sık sık hatırlandığı ve bu sırada kişilerin iç sıkıntısı, çarpıntı, nefes alamama, terleme, bulantı vb. belirtilerle seyreden anksiyete yaşadıkları izlenir. Bazen de kişi uyanık olduğu halde sanki aynı olayı o an tekrar yaşıyor gibi çığlık atma, kaçma vb. kaçınma davranışları gösterebilir. Travmayı hatırlatan ses, ışık, renk, koku, ortam vb. uyaranlar kişinin gerilmesine, irkilmesine hatta öfke duyguları yaşamasına neden olabilir. Uykuya dalmakta zorluk çeker, daha çok yaşanan travmayla ilgili kabuslar görür ve uyuyamamaktan şikayet ettikleri halde, bu kabusları görmemek için (daha çok bilinç dışı olarak) uyumaktan da kaçınırlar. Çevredeki kişilerin kendi yaşadıklarını anlayamacakları duygusuyla yaşadığı çevredeki kişilere mesafeli davranır ya da o çevreden uzaklaşabilirler. Travmayı hatırlatan ortamlara girmek istemez, olayın en rahatsız edici bölümlerini hatırlamayabilirler. Uygun bir tedaviyle düzelen tablolardır.
ÖZGÜL FOBİLER: Gerçekte sorun yaratmayan bazı durumlar (enjeksiyon yaptırtma, kan verme gibi), bazı mekanlar (yüksek yerlere çıkamama, kapalı mekanlara girememe “klostrofobi” gibi), bazı araçlar (uçağa, metroya binememe gibi), bazı aktiviteler (boğulma endişesiyle katı yiyecekleri yutamama, araç kullanamama, çok geniş alanlarda dengesini kaybetme ve yürüyememe gibi), bazı nesneler (sivri uçlu bıçak ya da makasları elleyememe gibi), bazı hayvanlar (yılan, böcek, köpek vb.) ya da bazı bedensel işlevlerle (yüz kızarması, terleme, gaz kaçırma gibi) ilgili olarak yaşanan korkulardır. Bunlar tutarlı mantıksal temeli olmayan aşırı ve uzun süreli korkular olup, kişi mantıksız olduğunu bilmesine rağmen korku yaratan durumlarla karşılaştığında, hatta bunları düşündüğü ya da hayal ettiğinde bile; korku, kaygı, endişe, heyecan, kalpte çarpıntı, terleme, titreme, ateş basması vb. belirtilerle seyreden yoğun anksiyete (sıkıntı) duyguları yaşar. Korku yaratan nedenlerle ilgili olarak kaçınma davranışları geliştirir (örn; uçağa, asansöre binmeme, diş hekimine gitmeme, sokağa çıkmama vb. gibi). Bunlar da yaşam kalitesinin bozulmasına neden olur. Kişinin yaşadığı sıkıntıları azaltan bazı ilaçlar kullanılabilirse de, tedavilerinde psikoterapötik ve de bilişsel-davranışcı yöntemlerin etkinliği daha fazladır.